11 Kasım 2009 Çarşamba

Aramak



Hafta sonu kadim dostum Cengizle yaptığım gezide değişik deneyimler yaşadım. fotoğrafa konsantre olmadığım için sadece kendimi aldım yanıma. istikamet toroslardı. yolda gördüğüm berrak bir su pınarı konuşlanacağımız yeri belirledi. çam ormanında inanılmaz huzurla akan berrak dere bizi onun çıkış kaynağına gitmeye yöneltti. ormana daldık ve nereye gittiğimizi ve niye gittiğimizi sorgulamadan yürümeye başladık. ilerlerken uzaktaki gördüğümüz bir noktaya gidelim dedik. her zirve arkasında yeni bir zirveyi doğurdu. uzun bir yürüyüş yaptık ama ne yorgunluk ne farkındalık hali vardı üstümde. kuşlar, bitkiler, kış soğuğunu tadmamış uçuşan kelebekler, mantarlar ve mavi gökyüzü. doğayı hissetmenin derin tadı..
tırmanmayı hep sevmişimdir. inerken inmek kolay ve zevksiz gelir bana, ama aldığım mesafeyi görmem için bana geriye dönüp bakma şansı vermiştir. benim gevezeliğimle geçen dönüş yolundan sonra küçük pıarımsı deremize geldik. hemen arabadan sandalyelerimizi çay ekipmanımızı alarak yolculuğumuzun mükafatı çayımzı koyduk kaynasın diye demliğe. su sesi.. sessizlik sonra ve kendini hissetme. çok güzel dingin bir saat. demli çay... içimdeki azda olsa bulunan karanlık olan enerjiyi yoketmem.
ruhum özgürlüğe bir kapı açtı...

2 yorum:

Cengiz Özdemir dedi ki...

Üstadım yazını okudum. Bu gezinde yanında bulunan kişi olarak olağanüstü diyebileceğim deneyimler yaşadık. Aynı zamanda bir çok güzel şeye de tanıklık etme fırsatımız oldu. Huzur denilen olgunun aramakla bulunacak bir nesne olmadığını gördük. O içimizdeydi. Başka yerlere bakıp, nerede buluruzu düşünmekten, kendimizde olduğunu göremiyorduk.

Cengiz Özdemir.

afsina dedi ki...

yesil kiyafetli adamin oldugu fotograf cok guzel!.
Kebaplari da yemissiniz adanada hadi bakalim..